Türk Sultan'ın son iki gündür fren sistemini devre dışı bırakması ve Kürtlerin bütün değerlerine tereddütsüz dalması, 'Sultan Hazretleri MHP'yi baraj altında bırakıp Kürt meselesini rahatça çözmek istiyor' propagandasına sığmıyor... Seçim sathında suya yazılan şişkin vaatler, simülasyon çılgınlıkları ve 2023'e ışınlanıp kocaman rakamların yazımından behsetmiyoruz. Gecikmiş ve ertelenemez merhalesinde; öznesi insan ve patlamasının ölüm saçacağı bir meselenin pistinde yapılan çılgın işaretlerden bahsediyoruz... Kürtlerin parti, kurum ve siyasetçilerine dil uzatmanın yetmeyeceğini anlayınca dinine saldıran Sultan'ın, 12 Haziran'a ramak kala idam, ölümcül esaret ve direkt Öcalan'ı hedef alan küfürlere başlaması, anlık dürtmeler ve provokasyona yönlendirme hamlesi değil, 12 Haziran'a kadarki ara sürecin bittiğinin erken ilanıdır...
Yardımcısı Hayati Yazıcı, Fethullah Gülen Grubu'nun sunduğu günlük bülten Zaman'a çok açık ve net bir şekilde rehin tutulan Kürt siyasetçiler seçilse bile cezaevinde çıkamayacaklarını ve Meclis'e gelemeyeceklerini duyuruyor. Yine Yardımcısı Bülent Arınç'ın 'kurban olduğu' yeni Yargıtay da Kürt siyasetçi Hatip Dicle ile ilgili kararını seçime üç gün kala açıklayarak "Meclis'e giremez" diyor. Dışardaki adaylar ile ilgili karalamalar da delil icadına vardırılıyor...
Şafii, Alevi, Êzîdî, Hanefi, Şii, Hıristiyan şeklinde din/mezhep/inanç mensubiyetleri olan Kürtlerin, Şafii çoğunluğu üzerinde akıl almaz manipülasyonları, Selahattin Demirtaş'ın deyimiyle 'örgütlü yalan stratejisi'ne uygun olarak saçıyor...
'PKK domuzla besleniyor. Apo'nun papazı. PKK'liler CHP listesinde. Kandil-Silivri hattı. Ergenekon Kandil'de. Irkçı kafirler İslam düşmanı. Müslüman Kürtleri yakıyorlardı. Madımak'ı PKK yaktı. Madımak'tan Dağlıca'ya. Kürtçü ırkçılar. Bunlar Zerdüşt. BDP Kürtçe ezan okuttu. Suikast hazırlığı. BDP'li başkan tacizci. Korsan Cuma...' diye devam ediyor...
Bütün bunlar yetmeyince de direkt Öcalan'a yöneliyor. Önceki günden itibaren Öcalan'dan alıntı yapıyor, geçmişe dair hayıflanıyor, tehdit ile küfürü birarada savuruyor. İdamı, bir ceza olarak benimseyen Türk Sultan, ''Partim 57. Hükümet koalisyonunda görev alsaydı Öcalan ya idam edilirdi ya da istifa ederdik, çekilirdik'' diye geçmişe ağıt yakıyor. Fakat bugüne dair müsterih ve net: "İmrali'dakiyle ilgili ceza kesinleşti. Ağırlaştırılmış müebbet hapis. Ak Parti bunun üzerinde asla oynamaz. AK Parti iktidar olduğu sürece orda olacak. Ben milletime ihanet etmem. Tayyip Erdoğan sağ oldukça, böyle bir şeye müsade etmez."
İşte hayıflanma üzerine bina edilen toplumsal realite ve gelecek vizyonunu kötürümleştiren siyasal akıl tutulmasının, ebedi iktidar marazıyla esir aldığı Türk Sultan, ilkel güdüleriyle gözükaralaşıyor. Öcalan'ın eski yazılarından İslam karşıtlığı çıkarmakla yetinmiyor, atfedilen bir tespitini "çok adi, çok alçakça" ifadeleriyle tanımlıyor ve "İmralı'dakinin işi bitmiştir" tehdidiyle 15 Haziran'a göz kırpıyor...
Türk Sultan, ilk kez Öcalan ile ilgili kesin ifade kullanıyor ve ilk kez Öcalan'dan alıntı yaparak, cevap veriyor. İsyan liderlerinin akıbetinin miras bıraktığı travmanın farkında olan Kürtlerin, Öcalan'ı şerhsiz sahiplenerek, bu lanetli döngüyü kırmak için ödediği bedel ortada. Türk Sultan da seleflerinin değerlendirme tutanakları, uluslararası müttefiklerinin raporları ve istihbaratın hazırladığı muhtemel sonuçlar analizini gözden geçirebilir. Bunun faturası için ödenecek bedelin, Öcalan'ın hasletleri ve siyasetinin ötesinde Kürtlerin kendi gelecekleri ve lanetli çemberin dışına çıkmak için sembolleştirdikleri tüzel kimlik gereksinimleri için vahim bir tablo sunacağı hesaplanmalı. Bu tablonun hasar tespiti yapıldığında ne ortak yaşam iradesi, ne AKP iktidarı ne de 2023'e tek parça varacak, ayakta kalmış bir Türkiye kalır...
Gelelim tadını çıkardığı 'Kürtçe ezan' iftirasına. "Ben Türkçe dışında başka bir resmi dil tanımıyorum. Anadilde eğitim olmaz" diyerek Allah'ın hak dağıtımına şerh koyan, taksimata müdahale ederek şirke yeltenen Sultan'ın hassasiyetinin sahiciliğine. Önce şunu vurgulayalım. Cumhuriyetin tek parti dönemi dahil Kürtlerin kendi camilerinde ezanın orijinal haliyle hiçbir zaman oynanmadı. Kürtler, kendi camileri Türk Diyanet İşleri tarafından işgal edilene kadar vaaz ve hutbelerini Kürtçe veriyorlardı. Bugün yapılan da budur ve AKP/FG konsorsiyumunun iddia ettiği gibi tek bir alan ve camide Kürtçe ezan okunmamıştır. Bunu onlar da biliyor ama "Bunlar Kürt Kemalisti, Stalinist, ırkçı derebeylik" ithamları için semiriyorlar.
Türk Sultan ve kapıkulları ile ulufeci kalemşorlarına Pale D. Heban'dan alıntıyla hatırlatalım: Ortada Kürtçe ezan olmadığı halde, bunu sakız yapan, medyalarında çeviren ve inanmak için can atanlar üzülsünler. Arapça dışındaki ezan şerefi, Türkiye camilerinde dualara mazhar olan Atatürk ve silah arkadaşları ile seleflerine baki kalacak. Hiçbir kavim Arapça dışında ezanı denemedi, denemeyecek. Fatih ve Yavuz'un torunları olarak ilelebet bu istisna halinizle gurur duymaya devam edeceksiniz...
Kürt halkı ve giderek birliği hayal olmaktan çıkaran siyasal yapıları; yalan, iftira, hile ve oyunlarınızı biliyor ama varlık hasletlerinizi kanlı mı kansız mı sürdüreceğinizin kararı size kalmış. Çıldırmak veya birlikte çözmek; tercihin temel belirleyeni sizsiniz...
Kürt halkı ve Üçüncü Blok bileşenleri ile barıştan yana olan herkesin, 15 Haziran'dan önce 12 Haziran etabı olduğunu unutmaması gerekir. Türk Sultan'ın çılgınlığını bloke edecek en önemli etmen, 12 Haziran'daki oylar olacak. İdam, esaret ve katliama gidecek sahte cennet plakalı duble yollarına ve bizden çaldıklarıyla lütfettiği sadakaya kanmayalım.