30 Eylül 2013 Pazartesi

Büyüksün usta!..


Türk Sultan dün yine hünerini gösterdi. Üzerine çevrilen spot ışıkların altında tezgahına koyduğu paketi açtı. Kadim işgüzarlığını, günümüz pazarlama tekniklerinin takviyesiyle şahlandırdığı satış performansını takdir etmezsek haksızlık olur. Paketin ambalajı, maddelere geçmeden önceki tanıtım faslına harcanmış emek, hitaptaki müthiş ses ayarları, yüze yansıyan büyük oyunculuk ile kafa ve ellerin senkronizasyonu, göz doldurdu. Sahne, dekor ve salondaki yerleştirme tekniğinin modern hatları meczeden alaturka dizaynın, seçmen kitlesine uygunluğu şahaneydi. Üstelik akreditasyondaki incelik de teslim edilmeli... 
Hamasetle bezenmiş uzun girizgahın sonuna doğru malzemesinin kalitesini bildiği için defalarca "son değil" diyerek, seçimlerle kurduğu diyalektiği; "esas olan mücadelenin siyasi zeminde sürdürülmesi" şifresiyle pazarlık yapmadığını söylediği güç ile iletişimini yadırgamıyoruz. Ancak, hepimizi "aynı geminin içine" koyup rota belirleme yetkisine sahip önkabulünde yanılıyor. Tıpkı "ölümsüzlük iksiri bekleyenler" olduğunu söyleyebilecek kadar gerçeklikten koptuğu halde, kişilik geçişlerindeki hızıyla örtebileceğini sandığı gibi… 
Peki Kürtler ne bekliyordu? Elbette etrafındaki 'Kürt kökenli' kardeşleri ile çeperlerindeki "iyidir işte" sinizmindeki teslimiyet temsilcilerini; insanlığındaki aşınmayı ekonomik kütlesine ekleyerek huzur arayanları kastetmiyoruz. Hakları için ayakta olan ve bunu omuzlama sorumluluğundaki Kürt nüfus ile siyasi temsilinden bahsediyoruz. Kürtler, gasp edilen tüm haklarının iadesini, atılacak adımların da buna hizmet etmesini istiyor. Anadil önündeki bütün engellerin kaldırılması, esir/rehin alınanların serbest bırakılması, yerel yönetimlerden merkezin feragati, demokratik siyasete filtresiz katılım, ekonomik farkın kapatılması, paramiliter yapıların lağvedilmesi, militarist yoğunluğun sonlandırılması gibi, mücadeleyi şiddetten arındıracak, doğal mecrasına sürükleyecek kısa ve orta vadeli talepler...
Türk Sultan'ın açıkladığı pakette, bunlar olmadığı gibi ima eden bir tarif de yok. Burada yer alabilecek kısmi düzenlemeler bile sadece dikkate alınmadığı afrası için dışında bırakılmış. Kürtlerin, yasaları ve anayasayı çiğneyerek hayata geçirdikleri eşbaşkanlık gibi düzenlemeler kabul edilmek zorunda kalınmış. Milliyetçilik rahatsız edilmeden başörtüsü ve yardım toplama kolaylığıyla milliyetçi-muhafazakar çoğunluk tahkim edilmiş…
Yardımcısının 'hayal bile edemeyecekleri' şeklindeki placebo uyarısı, kendisinin 'şaşıracaklaarr' sireni eşliğinde varılacak durağın hacmini, 5 Temmuz tarihli 'Beklentiler çatışması!..' başlık yazıda "Kürt tarafının tam tersine tek yetkili organ, bağlayıcı karar mercii olan Türk Sultan'ın Afyon nutku ile parti programı ve son kongre beyannamesinin belirlediği kutsal teslisten/temel doğrultudan milim sapmadan" diye not düşmüştük. Yine de büyük gürültünün hatırına, seçim barajı, yerel yönetimler özerklik şartı, TMK ve TCK'deki kısmi değişikliklerle siyasi davaların hafifletilmesi, ibadethane tercihine müdahaleden vazgeçilmesi gibi iyileştirmelerin olabileceği beklentisini yadırgamıyorduk. Zaten bunlar da kutsal üçlemesini aşmıyordu...
Baldıran zehiri gösterip el çabukluğuyla zemzemle değiştirerek ölü taklidi yapabilecek tıynetteki siyasi zihniyetten ölümsüzlük iksiri beklemiyoruz. Bir süre önce "paket maket yok" diyen, "çekilme durdu" alarmı verildikten sonra ise bu kadar zahmete katlanıp paket hazırlayan siyasi pragmatizmin boş bırakılmayacağının farkındayız. Türk Sultan, 'büyük usta' olabilir ama Kürtlerin, illüzyon gösterilerini deşifre edebilme yeteneği kadar itici gücü de küçümsenemez. Elbette bugün dünden kötü değildir, ama dünden çok daha iyi olabilecekken yarına tehir edilmesine şükredemeyiz. Henüz kısa vadedeyiz...

Kaynak: http://tuncelfikret.blogspot.com
İletişim: https://twitter.com/tuncelfikret