İsrail destekli dedikleri 28 Şubat post-modern darbesinin sonucunda Necmettin Erbakan'ın siyasi mevtasına ayaklarını basarak yükselen kadronun ayrı dünyalardaki iyi ayağı açıldıkça çatlayacağı muhakkak. Bu kadronun 'gömlek değiştirdik' pişmanlık beyanlarını gayet samimi bulmuştuk. Bunun için de 'miş gibi' üzerine kurulu ve bütün sorunların çözümünde bırakın düşük yaptırmayı rahimde boğup bırakmayı tercih ettiğini iktidarlarının ikinci seneyi devriyesinde gördük. Onların gerçek ve samimi birer münafık oldukları kuşkusuzdu. Zaten kısa süre sonra başlarındakinin 'münafık' sıfatına 'katil' eşlik edecekti.
Barzani'ye reva görülen
Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani, Türkiye temaslarına bugün başladı. Ancak, yukarıda özetlediğimiz hasletlere sahip Türk hükümeti ve zihinsel bagajındaki egemen Türk devlet mantığının sergilediği tutum tam bir skandaldı. Bu öyle sıradan, basit, geçiştirilebilir bir skandal değil. Mesud Barzani'nin temsil ettiği Kürdistan Bölgesel Hükümeti'nin statüsü, hem uluslararası hukuk ve kabul hem de mevcut Irak Anayasası tarafından teslim edilmiştir. Dolayısıyla hukuki ve meşrudur. Türk Dışişleri Bakanlığı'ndaki basın toplantılarında yabancı konuğun temsil ettiği devletin sembolleri unutulmaz. Ama bugünkü toplantıda Barzani'nin yanında ne Irak ne de Kürdistan bayrağı vardı. Tercüman, hem Barzani'nin konuşmasındaki hem de gazetecilerin sorularındaki 'Kürdistan' kavramını ısrarla kullanmadı. Muhtemelen önceden uyarılmıştı. Davutoğlu'nun derin bir pişkinlik içindeki 'yerseniz' tadındaki jestleri de cabası...
Barzani'nin, 'bayraksızlık' ile ilgili soruya karşılık gösterdiği tavır ne kadar nezaketli ise Davutoğlu'nun sırıtan Irak tekrarı da o kadar hakaret doluydu. Tıpkı, 'barış, kardeşlik, çözüm ve işbirliği'ne yükledikleri samimiyetin dozajındaki tonaj farkı gibi...
KCK'den Barzani'ye kolaylık
KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı, Barzani'nin Türk devlet erkanı ile görüşmesinde elini güçlendirecek bir kolaylık sağladı. Başkanlık yaptığı yazılı açıklamada "Sayın Mesud Barzani’nin ilkesel duruşunun, Kürt sorununda demokratik-siyasal çözümü ve Kürtler arasında ulusal-demokratik birliğin gelişmesinde önemli bir rolü olacaktır" şeklinde onure ettiği Barzani'ye kamuoyu önünde şu taahhütte bulundu: "Bu ziyaretin Kürt sorununda adil, makul ölçülere dayalı bir siyasal çözüm sürecinin gelişmesinde bir rol oynamasını diliyoruz. Böyle olması durumunda bizim de olumlu karşılayacağımızın bilinmesini istiyoruz. Önderliğimizin son çağrısı çerçevesinde bu ziyaret vesilesiyle Türk devleti ve AKP hükümetinin köklü, ciddi bir adım atması ve bunu pratikleştirmesi halinde bizim bunu değerlendirmeye alacağımız açıktır."
Barzani'nin yol haritası
Barzani, Türk devletinin zehirli şeker teklifine aldanamayacak kadar tarihi tecrübeye 'tam işbirliği'nden anlayacak kadar da Kürtlük ferasetine sahiptir. Zaten 'Kürt ve Türk gençlerinin ölmesini istemeyip barış ve diyalogu' işaret etmesinin; 'Türkiye'yi Avrupa'ya köprü olarak görmelerinin karşılığında Kürdistan'ın da Ortadoğu ve mücavir sahanın köprüsü olduğu' vurgusunun; 'Kerkük için formülün 140. madde olduğu' hatırlatmasının ilkesel dayanağı da budur.
Barzani'ye İsrail sorusu ve BDP
Mesud Barzani'ye İsrail'in, Gazze ablukasını delmek isteyen Türk yardım gemisini engellemesi ve bazı aktivistleri öldürmesi de soruldu. Soruyu soran Türk gazeteci İlnur Çevik, muhtemelen Türkleri memnun edecek bir yanıt bekledi. Barzani'nin yanıtı çok kısa ve net oldu: "Sivil insanların ölmüş olmasından büyük üzüntü duyduk."... Türk gazeteciler devamını bekledi ama devamı yoktu. Güney Kürdistan'a saldırı kararını oybirliğiyle alan Türkiye Meclisi'nin İsrail'i aynı ruhla kınamasına imza atan BDP'ye de umarım bir şeyler ifade ediyordur.
Kürtlerin kanlı direnişi
Herşeye rağmen Barzani'nin 'aşiret reisi' diye aşağılandığı, bir 'korucu başı' üniforması biçildiği bir dönemin ardından üst düzeyde ağırlanması olumludur. Bunun bedeli kanlı bir direniş olmuştur. Eğer, Türk egemen mantığını 'tam işbirliği' imkansızlığından barışın imkanlarına yönlendirecekse ne ala...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder