Referandum sürecinde 'sivil toplum' adına sık sık ekranlarda, gazete sayfalarında boy gösteren spor kıyafetli Cuma İçten, bir süre sonra aynı platformlarda bu kez silah sektörünün yılmaz savunucusu olarak takım elbiseler içinde göründü. Aslında o hem tefecilik yapıp hem de camiye gitmekte beis görmeyen riyakarlığın, el bebek-gül bebek büyüyen ABD'lere kadar adam olması için gönderilen ama Türk-İslamcı bir cemaatin şablonundan defolarla çıkan mirasçısı... Henüz 38 yaşında ama Türkiye'nin en büyük silah baronlarından. Üstelik, bol sertifikalı, çok gezen, Hocaefendi ile Başbakan arasındaki sevgisinin rekabetiyle helak olan, ahkamını yazıyla bile kesebilen biri...
Araya serpiştirilen "Teyyo mêre/erkektir" toyluğundaki Kurdoturk lümpenliği ve Türk-İslam kuluçkasından hür teşebbüs agresifliğiyle piyasaya salınan güvenlik çemberindeki maklube iştirakçilerinin prototiplerinden. AKP'nin Diyarbakır 5. sıra adayı Cuma İçten. Mehmed Mehdi Eker ve Galip Ensarioğlu'na takviye için 5'inci sıraya, yeni Yıldız Hemşire vakası Oya Eronat'ın hemen üstüne yerleştirilen isim. Silah Üreticileri, Satıcıları ve Sevenleri Derneği (SÜSASD) Başkanı, Gönül Köprüsü Derneği İstanbul Temsilcisi ama Sivil Dayanışma Platformu Diyarbakır Temsilcisi. Bir ayağı İstanbul'da bir ayağı Diyarbakır'da, bir kulağı Fethullah Hoca'da diğer kulağı Başbakan Erdoğan'da olan İçten, pompalı tüfek, kuru sıkı tabanca ve ruhsat meseleleri için Meclis'te ve medyada yoğun mesai yaptı. Tüfek bayiliklerini bin 500'e doğru koşturan İçten, kanlı-bıçaklı olduğu Soner Yalçın ile Kurtlar Vadisi'nde; pornocu yönetmen ile de Tek Türkiye dizilerinde yer aldı. Elbette silah firmasının sponsorluğuyla...
Aslen Bingöl'ün Genç İlçesi'nden olduğu için ilçenin bir web sayfası adaylık sevincine ortak olup, gelen yorumları da paylaşmış. Fakat hemşehrileri, bir tatsızlıkla karşılaşmış. Asım Salih Gemalmaz adlı yurttaş minik bir şerh düşmüş: "Umarım Cuma bey benimle mahkemelik olduğu ve kaybettiği davanın parasını öder de bu memlekete vekil olur. Borçlu bir vekil ne kadar verimli olur bilemem hadi hayırlısı."
Hadi hayırlısı, diyelim ve Cuma İçten'in oldukça içten yazı ve konuşmaları arasında gezinelim.
Silahı savunurken tüm değerleri kirli bir hamasete bulamaktan imtina etmeyen İçten’in, TBMM İçişleri Komisyonu'nun 9 Aralık 2009 tarihli oturumundaki sunuşu profesyonel maharet örneği. İçten, Türk tarihine olan hakimiyetiyle, Türk kamuoyuna şu sarsıcı hatırlatmayı yapıyor: “Millet olarak silah kültüründen uzaklaştığımız sürece, devlet olarak da silah kültüründen uzaklaşmış oluruz. Kuvay-i Milliye Hareketi ve milli mücadelede yaşadığımız sıkıntılar unutulmamalıdır.”
Silahını satmak için 'asalet'inden kopan ve devlet-millet sevgisiyle bezenen sözleri, necip Türk milletinin unutacağı nitelikte değil: “İngiliz kültüründe silahın vazgeçilmez bir olgu olduğunu, lordların silah ve avcılık kültürüyle özdeş yaşadığını, atalarımız Osmanlı'da da silah kültürünün olduğunu, Amerika'nın baskın yapısının da silah gücüyle olduğunu, silahın milletler ve devletler açısından asla vazgeçilmez bir gerçek olduğunu, devletini ve milletini sevenlerin bilmesi gerektiğine inanıyoruz.”
İçten’in Aralık 2010 tarihinde Akşam Gazetesi’nden Çiğdem Toker’e yaptığı açıklamalardaki yakın tarih bilinci ve gelecek uyarısı ise tamamlayıcı: "Biz terörle mücadele ediyoruz. Ermenistan'la, Suriye'yle Irak'la sıkıntılar, problemler olabilir. Biz Kurtuluş Savaşı yapan bir halkın çocuklarıyız. Dolayısıyla seferberlik ilan edilirse hazır olmalıyız. Yunanistan'la Kardak krizi nedeniyle savaşın eşiğine gelmedik mi?’’
Cuma İçten haksız değil. Az daha savaş çıkıyordu ama bereket versin kendi paralarıyla Tadelle alan SAT komandoları Yunanlıları korkuttu...
Cuma İçten, Fethullah Gülen taraftarlığının verdiği 'edep' ve Başbakan aşkının verdiği siyasi 'cesaret' ile yazılarında bazen gençlerin Cuma ağabeyi rolünde. Bakın, "Adam olmayan hesap soramaz. Adam olmak ise yumurta atmak ile silah ile değil, ilim ile çalışmak ile olur" diyor. Diyor ama kahrolası daha fazla kazanç hırsı onu frenliyor. İşte balataları silen o acı fren: "Millet olarak silah kültüründen uzaklaştıkça devlet olarak da silah kültüründen uzaklaşmış oluruz. Ülkeler ve milletler arasında silahı belinde olanın lafı çok olur."
Bir Kemalizm karşıtıdır, kötülüklerini saymakla bitirmez ve "milletin değerleri" sandalında huşu ile seyreder ama işte Mustafa Kemal Atatürk'ün her derde deva sözleri yok mu, Cuma İçten'in de en sıkıntılı zamanlarında yetişiveriyor. Cuma İçten yol gösteriyor: "Milletinin silahından endişe ve korkuya kapılanlara en doğru sözü ATATÜRK versin: Silahı Olmayan Millet ‘Devlet’ Olamaz.”
Artık hepimiz ikna olmadıysak, devam edelim. Çünkü Cuma İçten, Kürt meselesinin çözümüne de kafa yoruyor. Tasnifleri var; PKK ve BDP ile ilgili görüşleri çok net. Önder Aytaç'ın dahiyane teşhisleriyle Abdulkadir Aygan'ın dönemsel nöbetlerini birleştiriyor. Silahların gerekliliğini ve Türk milleti ile devletinin silahlanmasını teşvik eden Cuma İçten, Kürt kardeşleri için aynı görüşte değil: "Kürt sorunu, sokaklara çıkıp molotofkokteyli atanların, dağlarda eli silah tutanların problemi değildir. Silahlarla kardeşler arasındaki problem asla çözülmez... Birileri silahı bırakmadıkça, birileri hukuku tanımadıkça, asla bu problemler çözülmeyecektir."
Peki nasıl çözülecek, BDP biraz gayret etse diye tekrar Cuma İçten'e başvuralım. Cevabı: "BDP’nin talepleri Kürt halkının çoğunluğunun istediği talepler değildir. Bölgenin yollara, medeni yaşam tarzına, kapital güce ihtiyacı vardır ve bu ihtiyacın karşılanması için bir adım atılmamaktadır."
Yanlış okumadınız. Cuma İçten bizim medeni yaşam tarzı ihtiyacımızı tespit; kapital gücümüzün eksikliğini de teslim etmiş. Daha ne olsun?!
Peki Avrupa bu meselenin bir yerinde duruyor mu? Cuma İçten, güçlü kuşkular eşliğinde rest çekiyor, çünkü Avrupa'nın Türkiye'den kaçanlara sığınma ve iltica hakkı tanımasını yadırgıyor...
Peki Cuma İçten, DTK'nın Demokratik Özerklik Çalıştayı ve ordaki çözüm mantığına ne diyor? Bunun cevabı da çok net: "Sözde özerklik isteyen bir çalıştay..."
Cuma İçten özgeçmişini (http://cumaicten.com/) nakşettiği uzun listeye, bilgisayarda yazı yazabilmenin haklı gururunu paylaşmış. Yetinmemiş, bir de akademik kariyer dökümünü yapmış: "2004–2007 ABD. NEWPORT INTERNATIONAL Üniversitesi İşletme Bölümü'nden Mezun oldu. 2007–2009 ABD. NEWPORT INTERNATIONAL Üniversitesi Uluslararası Dış Ticaret alanında Yüksek Lisansı'nı yaptı."
Bunların hemen altına da "Halen, Anadolu Üniversitesi Yerel Yönetimler Fakültesinde eğitime devam etmektedir" diye iliştirmiş. Ne kadar fiyakalı bir isim değil mi ABD. NEWPORT INTERNATIONAL Üniversitesi?.. Maalesef 2505 Technology Dr Hayward, CA 94545 adresinde üniversite yok. İnternet üzeri ve Kadıköy bağlantısı ise gerçekten fiyakalı (http://www.newportuni.com/index.php)... Cuma İçten ABD'ye gitmiş ama eğitim için değil, zaten adı geçen kurum da 'dünyanın en yaygın uzaktan eğitim veren üniversitesi' diye övünüyor ama bu övgüyle de talebesi Cuma İçten ile yarışıyor... Keşke özgeçmiş listesindeki Açık Öğretim Fakültesi'nin değerini bilseydi ve "Ayrıca Türkiye sınırları içersinde tüm il ve ilçelerde işim gereği bulundum"un haklı gururuyla yetinseydi...
Hakikaten Mehdi Eker ve Galip Ensarioğlu'nun listesine içten bir kıyak olmuş. Topaç gibi fır dönen yeni simsar namzetinin arkadaşları bile şaşkın. Hey gidi Karagümrük Spor Kulubü günleri hey!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder