Türk İçişleri Bakanı ve Milli Birlik Projesi Koordinatörü Beşir Atalay, 13 Kasım'da 'Kürt açılımı'nın somut adımları beklentisine cevap vermişti. Meclis'teki sunumunda Atalay, kısa, orta ve uzun vadeli adımları sıralamıştı. Aslında Avrupa Birliği ile uyumun zorunlu kıldığı bazı tedbirleri aşamayan Atalay, 'Anayasa değişikliği'ni de başka bir döneme havale etmişti.
Türkiye’nin ertelenmiş, dondurulmuş, ihmal edilmiş, kronik hale gelmiş siyasi, sosyal ve ekonomik sorunlarının çözümünü, toplumsal istem ve desteğe; uluslararası konjonktüre rağmen AKP lehine devşirme gayretli ucube formüllerle geçiştiren Türk Hükümeti, zaten Kürt meselesine yaklaşımını da yeterince göstermişti. 'Terörün sonlandırılması' ve 'demokratik standartların yükseltilmesi' diye eşgüdümlü bir porgram dahilinde yürümek isteyen Türk Hükümeti'nin muradının dinamo/ana gövde konumundaki Kürt hareketinin bastırılması, ceza kavramının bazı yansımalarını esnetmesi olduğu anlaşılmıştı.
Bakan Atalay, yeni dönem sloganının ‘herkes için daha fazla özgürlük’ olduğunu belirtmişti. 13 Kasım'dan bugüne 'herkes için daha fazla özgürlük' sloganının hayattaki karşılığını gördük, görüyoruz.
Konumuz, Atalay'ın o gün açıkladıklarının birinci maddesi. Yani '18 yaş altındaki tüm çocukların Çocuk Mahkemelerinde yargılanmasını sağlamaya yönelik kanun tasarısının Meclis’e sunulduğu' müjdesi!..
Aslında Kürt çocuklarının, ömürlerini katbekat aşan hapis cezalarıyla terbiye edilmesini öngören ve bütün uluslarüstü sözleşmelerle çelişen, insani ve uygar normları iğfal eden 'Terörle Mücadele Kanunu'ndaki düzenleme, AKP'nin eseriydi. Atalay'ın müjdelediği esneme ise özünde suç ve ceza kavramlarına dokunmuyor sadece yargılanacakları mahkemeyi değiştiriyordu. Bu kadarı bile olumlu bir başlangıç olarak görülmüş ve gözler 10 Aralık'a çevrilmişti.
Türk Hükümeti, Kürt çocuklarının protesto gösterilerinde yer aldığını gerekçe göstererek, tasarıyı 10 Aralık'ta gündeme getirmedi, bekletti. Dün de anlaşıldı ki bekletme, rafa kaldırmaya dönüşmüş. Tasarının ertelenme gerekçelerini Hürriyet gazetesine sıralayan AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Türk kamuoyunun hassasiyetlerine sığındı. Molotoflu eylemler ve yeniden yargılama maddesindeki muğlaklık da 'yasal bahane' oldu.
Sonuçta en kolayı diye belirtilen 'açılım'ın birinci maddesi rafta bekliyor ama devlet terörü farklı renkleriyle sürüyor. Önceki gün 5 çocuğa 306 yıla varan hapis cezası istemini konu alan bir haber gazetede yer aldı.
Kürt siyasetçi 'açılım bitti' dediği için kızıyorlar; Türk Hükümeti'nin 'açılım devam ediyor' nutuklarını alkışlıyorlar. Birinci maddeyi rafta bekleten hükümet, demokratik bir Anayasa yapabilir mi?..
TUNCEL FİKRET
http://twitter.com/tuncelfikret
yazılanlar doğru, tespitler yerinde, eksik olan, ironi ki sizde bolca bulunduğu rivayet ediliyor... söylentiler yalan mı yoksa?
YanıtlaSildalga geçmeyi es geçme birader
aşçılığına bir diyeceğimiz yok, olamaz da...
yemeği tuza boğ da demiyoruz ama, büsbütün tuzsuz da bırakma...