Abartıldığı ve son dönemlerin nostaljik dalgalarıyla
sörf yapıldığı gibi koca imparatorluk döneminde de Türk egemenliği ve esir aldığı
Türk toplumunun, dünya insanlık mirasının entelektüel birikimine katkısı yoktu.
Saray ve tebaa arasındaki kanlı gelgitlerin dışında ortak bir kültürel
üretimden de söz edilemezdi. Göçebelik, fetih ve talana ayarlı bir yığının,
anlamaktansa dikte etmek, anlaşmaktansa yenmek üzerine inşaa ettiği kutsal
devlet, bugün de varlığını, ulusu için yeterli sayıyor. Bu patalojik aşk ilişkisi,
hep kötülük üretti ve üretmeye devam ediyor. Problem çözme yetenekleri olmadığı
gibi insanlık hayrına tek bir buluşları da yok. Devlet formatında somutlaşan
güç böbürlenmesi, genetiğiyle uyumlu din yorumuyla biatı da bütünleştirince düşünsel
tembellik, başka maskelerle geçiştirilebiliyor. Bırakın uzmanlık sahalarında
uluslararası kabul gören isimleri, 40 yıldır cebelleştikleri, gasptan
vazgeçmemek için onbinlerce insanın canına mal ettikleri en temel meseleyi
'anlamak', 'tanımak' ve 'anlatmak' güzergahında ilerleyip de deposunda devlet
yakıtı olmayanlar, bir elin parmak sayısını geçmez. Neredeyse artık her
kentinde üniversitesi, onlarca tematik kanalı, gazetesi, dergisi olan, yılda
binlerce kitabın raflara çıkarıldığı Türkiye'de, PKK üzerine istihbarat
müdahalesi olmayan kitap veya makale sayısı yine öyle. Yazılan ve konuşulanların
çoğu MİT, Emniyet İstihbarat ve JİT kaynaklı. Bir bölümü bunların rafinerisinde
işlenip cafcaflı hale getirilip bağımlı kalemler üzerinden piyasaya sunuluyor,
bir bölümü siyasiler marifetiyle böğürmenin incileri yapılıyor. Eğer, sözkonusu
servisler ve temsil ettikleri siyasi alanlar arasında sorun yoksa zenginleştirilmiş
tek düze şeylerle karşı karşıya kalırız ama sorun varsa meşrebince yorumlar
dökülür. Öyle bir güruh ki, her tarafı her bir köşeyi doldurmuşlar, 'tıpkı yaz
sinekleri gibi sürü halinde her yere doluşup her şeyi kirletiyorlar'.
Schopenhauer'ın edebiyatın yabani istilacı otları için söylediğini uyarlarsak
aynı tezgahtan çıkmışcasına tek biçimli, benzer koşullar altında hep aynı düşünen
ve asla görüş ayrılığı taşımayan Türk medyasının bu istihbarat suflörlü mümtaz
kalemlerinin değersiz süprüntülerini sırf okumak zorunda olduğumuz için
okuyoruz. İspanyollar "Onur ve para aynı kesede bulunmaz" derler.
Maalesef biraz daha edebiyle çaba sarfedenler de bir süre sonra sahne ışıklarıyla
kamaşan gözleriyle okumaya, alkışların sersemlettiği kulaklarıyla duymaya başlarlar.
Büyük bir gayret ve sebatla konularının peşine düşmeleri, aynı titizlik ve
ciddiyetle paylaşmaları gerekirken optik yanılsamalarını, akademik veya mesleki
titrlerinin hatırına kabulünü isterler.
Cehaletin PKK ile imtihanı
KONGRA GEL 9. Genel Kurulu'nun yapılması ve alınan
kararlar, önceki gün duyuruldu. Şimdi Türk medyasına yansımasına bakalım. Önce
birinci safyalar:
Hürriyet, Posta, Güneş, Sözcü, Yurt, Akit, Yeni
Asya, Yeni Mesaj, Şok, Takvim, BirGün, Milli Gazete ve Sol gazeteleri, birinci
sayfalarında yer verecek değerde görmediler. Listeden anlaşıldığı üzere eskinin
amiral gemisi Hürriyet, Milli Görüş'ün yayın organı Milli Gazete, lümpen
ulusalcılığın semireni Sözcü, lümpen dinciliğin semireni Akit ve TKP'nin kitle
gazetesi Sol, muhtemelen farklı saiklerle benzer tutumu almış.
Gülen Grubu
Gülen Grubu'nun gazeteleri, süreci okudukları
gibi Genel Kurul'u yansıtmışlar. Zaman gazetesi, birinci sayfanın manşet kenarından
"KCK, silahlı kanadı güçlendirme kararı aldı" başlığıyla Emniyet İstihbarat'ın
yemin billah ederek aslında meselenin PKK'nin toparlanıp yeniden ve daha güçlü
eylemlere girişmek olduğu tezini, kadim iki işbirlikçinin müthiş yorumuyla
süslemiş. Yanılmadınız: İbrahim Güçlü ve Ümit Fırat...
Gruba ait Bugün gazetesi, manşetten
"Öcalan'dan Kandil ayarı" ile vermiş, ancak bu değişikliğin hükümeti
köşeye sıkıştıracağı üzerine kurulmuş. Kaynağı Emniyet İstihbarat olan bir
haber-yorumda Türkiye içindeki eylemlerin artırılacağı kehaneti yapıştırılmış.
Taraf gazetesi de yine Gülen Grubu'nun CİHAN'ını
rehber edinerek "Başkan değişti" gibi soğuk bir sürmanşeti, içeride
"Öcalan ve Karayılan'a darbe" diye ısıtmış. Sürpriz olmasın, burada
da İbrahim Güçlü, yine Emniyet İstihbarat ile pişti olmuş: "Öcalan’a ve
hükümete ise 'Sizin anlaştığınız kararları biz hayata geçirmeyeceğiz' mesajı
verildi."
İlle de AKP diyenler
Başbakan'ın damadının yönetimindeki Sabah
gazetesi, "Karayılan'ın yerine Bayık" şeklindeki başlıkla birinci
sayfadan duyurmuş. Köşe yazarı yok, istihbaratın teziyle harmanlanmış haber
içeride sunulmuş.
Mustafa Karaalioğlu yönetimindeki Star gazetesi,
birinci sayfanın ikinci yarısında iki sütunluk "Kandil'de revizyon"
başlığıyla duyurmuş. Haber, çözüm süreci için gayet iyi oldu, hükümetimiz en
iyisini biliyor havasında verilmiş.
Özal'dan sonra Erdoğan'a nasip olan İhlas Holding'in
gazetesi Türkiye, manşetten "Kandil'den Alevi açılımı" diye selamlamış!
AKP'ye haykırıp 'beni de görün' diyenlerin
gazetesi Milat da "Çözüm ayarı" manşetiyle verdiği haberi, geniş
zamanlı yardımcı fiillerle biten edilgen cümlelerle kurgulayıp BDP'nin görüşünü
de araya sıkıştırmayı ihmal etmemiş.
Enerji sektöründeki önlenemez yükselişini yeni
iktidarla da sürdüren Ciner Grubu'nun Habertürk'ü "PKK'da barış ataması"
başlığıyla birinci sayfanın alt kısımında görmüş ve müthiş çıkarımını yapıştırmış:
"Şahin kanattan Cemil Bayık'ın sürece entegre edildiği söyleniyor."
Biraz daha liberal sol diye pazarlanan Radikal
gazetesi ise logo üstünden Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can'ın "Karayılan'ı
kim niye gönderdi?" başlığıyla duyurup yanına iki kutucukla da Deniz Zeyrek
ve Cengiz Çandar'ın yazılarını iliştirmiş.
TMSF marifetiyle AKP'nin malı yapılan ve sadık
elemanlarıya yeni adayların üşüştüğü Akşam gazetesi, birinci sayfanın altında
"Kandil'de vitrin değişikliği" diye afilli bir başlık seçmiş. İçerik
de patronajın keyfince.
Demirören Grubu
Demirören'in elindeki iki gazete, tereddüt yaşamış.
Vatan gazetesi birinci sayfanın kenarından "Çözüm süreci için yeni
kadro" başlığıyla haberi duyurmuş ve hemen yanında Murat Çelik'in PKK
bölgeden çekiliyor mu güçleniyor mu? şeklindeki oldukça zor sorusunun cevabını
içeriye bırakmış.
Grubun diğer gazetesi Milliyet ise
"Kandil'den süreç ayarı" ayarıyla Kürt tarafının açıklamaları,
BDP'nin ilk yorumu ve elbetteki Ankara'nın dizginlenemez katkısıyla Serpil
Çevikcan'ın kaleminden aktarmış.
Kemalist ve Ergenekon
Malumunuz Cumhuriyet gazetesi "PKK'de süreç
değişikliği" diye duyurmuş, Emniyet İstihbarat'tansa MİT'in yorumunu
tercih etmiş. Öcalan'ın önerisiyle ve çekilmenin kontrol edilmesi amacıyla
gerçekleştiğini belirtmişlermiş!
İşçi Partisi'nin gazetesi Aydınlık ise "PKK
savaşa hazırlanıyor" başlığıyla iki sütünlük bir haber ve yanına Mehmet
Faraç'ın yazısının duyurusunu eklemiş.
MHP'nin yayın organı
MHP'nin yayın organı Ortadoğu gazetesi, kendisi
için küçük ama gazetecilik için büyük bir adım atmış. Sayfanın üçte ikisini
PKK'ye ayırıp Genel Kurul'u duymama mucizesine imza atmış.
Yorumlara bakın
KONGRA GEL Genel Kurulu ile ilgili haberler böyle
de yorumlar nasıl? Kürtlerin de pek yadırgamak istemediği Hüseyin Yayman'dan başlayalım.
Sürecin üç kalemşorundan biri, akademik titri ve tuğla kadar kitabı olan
Yayman, hemen aynı gün yazarı olduğu Hürriyet'e analizini postaladı, sosyal
medyadaki takipçilerinin teveccühüne mazhar oldu. "PKK'daki değişiklik ne
anlama geliyor?" sorusunu başlığa çıkaran Yayman, bize cevabını tane tane
anlatıyor. Keşke hatırlattığımız sorumluluklarının gereği bir cevaplar bütünü
olsaydı ama değil. Yayman, bize 21 cümlelik röntgenin ardından 7 maddelik
mutlak çıkarım sunuyor.
21 cümlenin 19'u, akedemiyi mezara gönderen geniş
zaman fiilerinin dolaylı aktarımıyla meçhul/meşhur kaynağa hoperlör oluyor.
Olamaz mı, elbette olabilir, ancak doğru bilgi üzerinden farklı yorum
opsiyonunu ihlal, sadece disipliner etikten uzaklaşmak değil aynı zamanda
ahlaki normların tekmelenmesidir de. Açık kaynaklardan alınan tahrif edilmiş
bilgilerin yanı sıra MİT'in direkt operatif sızdırmalarının meczedilmesinden
daha ötesi de oluşmazdı. Öcalan'ın mektubunun içeriğine kadar bilgi paylaşılacak
derece güvenirliği garantilemiş Yayman'ın iki cümlesini "iddia
ediliyor" ile bitirmesi de dikkat çekiyor. Birincisi Öcalan'ın AKP
Hükümeti'ne yönelik rahatsızlığı, diğeri de Sabri Ok'un Avrupa'ya gönderileceği.
Çak hassas değil mi? Geçelim 7 maddelik cevher topuna. Yayman, Avrupa'da KNK ve
KON-KURD kongrelerinden haberi yokmuş gibi değişiklik beklendiğini söylemiş ama
keşke bu kadarla kalsa. Yabancı istihbarat örgütlerine mesaj verdiriyor,
yeniden yapılanmanın olası yansımalarını kehanetmiş gibi monte ediyor. Sonunda
MİT, Emniyet İstihbarat'ın etkisindeki kitleye sesleniyor: "PKK tüm bu değişiklikleri
‘yeni bir savaş başlatmak için değil siyaset dönemine uygun bir yapılanmaya
gitmek’ için yapıyor."
Sürmanşetten yorum
Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can,
Hüseyin Yayman ve Abdülkadir Selvi ile birlikte sürecin kontrollü bilgi
pazarlamacılarından. Can da, bilindik şeyleri tekrarlamış ama kalemi sürçmüş,
"Murat Karayılan görevinden alındı" diye yazıvermiş. Peki nereden bu
sonucu çıkarmış. Bilmiyoruz, sürçmüş işte!
Haydi Abdülkadir!
Kendi halinde, her devrin uyumlu muhabiriyken AKP
döneminde ihya olanlardan Abdülkadir Selvi, hem AKP kulislerinden hem de MİT'ten
yeterli lojistiği alanlardan. Yeni Şafak'tan Selvi de Yayman ve Can gibi komşu
ülke istihbarat servislerini devre dışı bıraktırmış. Bir önceki yazısını
sloganlarla bitirip İhvan'ın şehadetine koşturan Selvi, level atlamış. Selvi'ye
göre Cemil Bayık, Urmiye'de bir villada yaşıyor. Gerisi tekrar.
Emektar Murat Çelik
Şimdi Vatan'da yazan Murat Çelik'i Ankara'nın
türlü mahfillerinden hatırlarsınız, şimdi biraz yıldızı sönük olsa da idare
ediliyor. Vatan'ın konuyla ilgili tek analizini kendisi döktürmüş. Şöyle
buyurmuş: "Bölgede, ‘çekilme süreci tamamlandığında, devletin dağdan
inenlere iş imkanı yaratmak gibi birçok avantaj sağlayacağı’ görüşü hakim. Bu
beklentinin, son dönemde PKK’ya katılımları artırdığı bilgisi de istihbarat
raporlarında yer alıyor."
Evet evet, bunun köşesi, televizyon programı var.
20 yıldır böyle geçinip gidiyor.
Aydınlık ve Akit
Kemalist lümpenler ile dinci lümpenlerin iki yayın
organı ve yorumcusu ise şaşırtmamış. Aydınlık'tan Mehmet Faraç, ABD'den girmiş
Suruç'tan çıkmış. Bildiğimiz şirretlik. Doğru tek bilgi yok, yorumlar da
rezilce.
Akit'ten Yener Dönmez, dümeni Emniyet İstihbarat'tan
yana kırmış. Savaş kabinesi kurulduğunu, zaten Ankara'nın da böyle algıladığını
yazmış. Muhtemelen Abdülkadir Selvi ile Hüseyin Yayman'ın Ankara'sından
bahsetmiyor. Selvi, Cemil Bayık ile ilgili uçunca Dönmez de şahlanmış ve hoop
Cemil Bayık'ı Alevi yapmış.
Türkiye kamuoyunun üstüne püskürtülen ve
kanaatlerinin oluşmasını sağlayan malzeme budur. Geçmiş olsun!
Kaynak: http://tuncelfikret.blogspot.com
İletişim: https://twitter.com/tuncelfikret