Örgütlü toplumun gereği olan kolektif iradeden yoksun amorf halimizin geçmişi iki kuşağı bile bulmadığı için vardığımız noktanın sınırlı bir insan çabasının ürünü olmadığının farkındayız. Kısmi ve sınırlı itirazların bile barbarca bastırıldığı, kimi zaman da embriyo halindeki itirazlara düşük yaptırılarak acımasızca uzun süreli terbiye seanslarına alındığını unutmuyoruz. Toplumsal demoralizasyon ve düş kırıklığının katmerli bir örtüye dönüştüğü zamanlarda, Gramsci'nin tarifiyle yıkım üstüne yıkım geçirmiş ve öylesine alçaklık ve korkaklıklar selini başıboş bırakmıştır ki, ancak yüreğini ve iradesini bir kılıç kadar keskin tutabilenler, insanlığın disiplin ve özveri ruhunu bükülmez kılan mirasını da sahiplenerek isyan tohumu oldular. Bu miras, insanlığın itiraz hasleti, değişim arzusu, adalet arayışı, paylaşım ihtiyacı ve eşitlik özlemi üzerine inşa edilip ahlakla beslenen soylu bir mirastır. Kürtlerin itiraz gücünün bu membadan beslenmesi ne tesadüftü ne de keyfi, tamamen isabetli bir gereklilikti. Doğasınca değişim ve gelişimi ile ileriye projeksiyon tutan özgücü sayesinde insanlığın bugünü ve yarını için halen günceldir.
Mevcut, olağanmış gibi içinde çare arayışları, büyük bir yanılsamayı doğurdu. Bütünü dokunulmaz kılıp detayları arasında boğulmayı marifet sayan bu talihsiz yanılsamanın, normalleşmeyen insan malzemesine yansıması, zihinsel deformasyonu mümkün kıldı. Halbuki mevcut, olağanüstüdür; işgal, zor, gasp, tecavüz ve talan devam ediyor. Ülkeden insana, topraktan suya; tenden tine kadar fiziki ve zihni taarruzun yapılmadığı alan kalmamış. Askeri zora dayalı işgalini, rıza temin ederek bütün kurumsal uzuvlarıyla kuşatan sömürgeci sistem, Bingöl'deki kız çocuğuna uzman çavuşlarıyla Mardin'deki erkek çocuğuna da ilmihal hocasıyla tecavüz eder.
Sömürgeci sistemi reddetmeyip şu ya da bu mazeretle yanaşmayı sürdürdükçe bedenin gibi beynine de hükmeder; iğfal etmenin zamanı/mekanı/koşulları da onun keyfine kalır. Bu pespaye hal içinde debelenip sistemden adalet ve insaniyet beklerken bir süre sonra onun adaletsizliğine de mazeret üretecek kadar hipnotize olunur. Artık bugün ve geleceğe dair kabul var, müdahil olma iradesi felce uğramıştır; ütopyalar yoktur, hayaller bile izne tabidir. Zihin dünyası o kadar esir alınmış ki, bütün bu halin müsebbibi olarak itiraz iradesi görülür. Farklı gelişim seyrine rağmen başlangıçlarına yanlış teşhisle şimdileri aynılaşan topluluğun, gerekçelerinin zenginliği ve şu ya da bu siperde konuşlanmaları, aynı cephede yer aldıkları gerçeğini değiştirmez. Şimdi hem teslimiyetçi hem perdeleyicidir; devleti kanıksatan bütün kavramların en hızlı müşterisi, en maharetli pazarlamacısıdır. Sağduyu, itidal ve kesif oportünizm, farklı referanslara dayanan sinizmin sağlam kopçaları olur; 'provokasyon' bastonlu mihrak/lobi/uluslararası güç heyulası ve karşı şiddeti lanet, konformizmin pişmanlık kompartımanında cennet simülasyonuna dönüşür.
Dört egemen ulusta, muadillerinden beslenmesine rağmen kendine özgünlüğü olan, anlaşılabilir sağcılığın, kötü bir taklit olarak 'Kürt'e sirayet eden hali, realiteye sırt çevirmenin gereksinimi olan bahaneler bütünüdür. Dolayısıyla agresif bir tecridi değil, objektif teşhisi, şefkatle anlamayı gerektirir. Başta iktidar gücü olmak üzere sömürgecinin siyasal kurumlarıyla birlikte ekonomik emziklerine sarılarak kendisine müreffeh bir alan yaratma heyecanı taşıyan firari kümenin, temel iki motivasyon gücü var: PKK düşmanlığı ve din/mezhep kardeşliği.
Kişisel hikayelerin hüsran ve pişmanlığının hayıflanma nöbetleri arasında salık verdiği tembellik ile işgüzar zihinlerin kütlesel yılışmayı, hayata müdahil olmaktansa seyrine karışmayı vaaz ettiği huzur, muktedirin hükmetme oburluğuna meşruiyet devşirir. Kökenleri ve gerekçeleri farklı olsa da meşreplerince dizildikleri kulvarların hacmi ve konforu benzemezse de bulundukları havuz 'sağcılık'tır. Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek isteyenlerin, 'Hükümete dokunulmazlık' ile 'Türkiyeli muhaliflere alerji'den uygun tramplen imal etmek istediklerini bilelim. Maalesef çakma 'bağımsızlık', 'milliyetçilik', 'anti Kemalizm' ve 'barış' montajıyla modifiye edilen sağcılık havuzuna atlayanlar/atlamak isteyenler giderek çoğalmaktadır.
Kaynak: http://tuncelfikret.blogspot.com
İletişim: https://twitter.com/tuncelfikret
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder