19 Temmuz 2013 Cuma

Rağmına özgürlük!..

Türk devletinin geleneksel refleksleri, Kuzey'de tutukluluk numarasıyla sıyırma hesapları yaparken Rojava üzerinden sensorlarının ayarlarıyla oynuyor. Devlet bileşenlerinin hem meşreplerince çözüm yanlıları hem de suret-i haktan görünüp berhava etmenin türlü mekanizmalarını tetikleyenleri de tehdit ve kışkırtmayı senkronize hale getirdi.
Övündükleri bin yıllık devlet gelenekleri ile karşılarındaki PYD'nin reflekslerini, insanlığın evrensel kriterlerine, diplomatik teamüllerine vurun; sıkletlerini kaplayan bayağılığın ağırlığını hemen fark edeceksiniz. PYD Eşbaşkanı'nın BBC'ye verdiği demece yansıyan diplomatik zarafet, ilkesel duruş ve politik esneklik ile büyüyen Kürt'ün vizyonunu destekleyen; Serêkaniyê'deki yeşil lejyonerlerin defedilmesinin ardından sınır kapısının, bölgenin sosyolojik bileşiminin temsiline devredilmesine bakınız. Bunun karşısına dikilen Türk Sultan'ın sağ ve sol loplarının tedarikçilerinin kaba, ajitatif, şark kurnazlığıyla bezenmiş talimatnameleri ile 'vur' emirli F-16'lar, uçaksavarlı zırhlılar, özel birlik takviyeleri yaygarasına bakınız...
Madem Kuzey Kürtleri ile tarihi bir anlaşma/entegrasyon evresindesiniz, Güney Kürtlerinin meşru statüsünü resmen kabul edip buna göre resmi kodlarınızla oynamışsınız, nedir sizi Batı Kürdistan'da rahatsız eden?
Bunun uzun izahat gerektiren ama çok yalın, net ve kısa bir cevabı var: Rağmına özgürlük!
Sömürgeci egemen kibir, zulüm üzerine bina ettiği gururunu incitmeden hakları kontrollü lütfetmeyi münasip görür. Hangi hak gaspından ne zaman, nasıl, hangi yöntemlerle feragat edeceğine 'görülen lüzum üzerine' karar vermek ister. Herhangi bir itiraz gücünün etkisini yadsır, bunun böyle anlaşılmamasını dikte eder. Buna uygun beklenti yaratıp rahatça yönetir, cilalı ambalajında sununca da karşılığında büyük minnettarlık ve sonsuz bağlılık bekler. Heybetli hacmine halel gelmesine tahammül etmediği için Kuzey'deki Kürtlerin sık sık 'pazarlık yok', 'anlaşma yok', 'karşılık beklemeden adım atıyoruz' demelerini salık verir, bunları duydukça yükselmiş nabzını yapay tebessümlerle bastırır...
Rojava'da ise ona rağmen özgürlük tadılıyor. İstedikleri olmuyor. Elbette her yolu mübah gördü, yoğun mesai harcadı, denedi ama olmadı. Dünyanın bütün yeşil lejyonerlerinin toplama ve dağıtım merkezi oldu; lojistikle yetinmedi, stratejik akıl ve taktik komutanlığa kadar vardırdı. Bu tarz grupların içerden tetikçi devşirmesi için cömertçe alan açtı. Güney Kürdistan yönetimini müdahil olmaya zorladı, uluslararası blokajla Rojava siyasetini izole edip gayri meşruiyette tutabileceğini sandı. Hepsinden önemlisi Kuzey Kürtlerinin ölü taklidi yapmasını sağlamaya çalıştı. İmralı üzerinden sapma atraksiyonlarını aşıp PYD ile gizli görüştü…
Hem Kürt Hareketi hem de ağırlığı PYD'de temsil edilen Rojava Kürtleri, komplekse kapılmadan, karşılıklı hassasiyetleri ve oluşturulmuş imajları gözeterek, rasyonel bir iletişim ve kabul üzerinde yol almak istedi. Halen de bunda ısrar ediyorlar. Ancak bunu yaparken özgürlüğü, efendi-köle diyalektiğinin dışında tutmanın ahlaki diskurundan taviz vermediler. Taktik esnemeler, stratejik tutarlılığa ve demokratik toplumsallaşmayı sağlayan erdemler manzumesine dokunduğu anda hükmünü yitirir...
Bütün telaşın kaynağı bu. Yoksa Türk devleti de bilir ki; 'Kuzey Irak' adındaki alaturka çadır, Kürdistan Bölgesel Hükümeti'ni örtmediyse 'Kuzey Suriye' diye mesafe bırakıp 'PKK devleti' şeklinde tehdit algısının menziline yerleştirip güvenlik alarmları çalmakla yeni realite de örtülmez.
Bin yıllık devlet geleneğiniz varken kaçınılmaz tecellinin görünmesi karşısında zihinsel formasyonunuzu kemiren fobilerinizin dürtmesiyle paralize olan stratejik aklınız, cinnet geçirmesin. Mevcut iktidarınıza ve yerel partnerlerinize tahammül beklediğiniz dünya, Baas - Neo Kemalizm - Fars Şiası arasına sıkıştırılmışken bir de ortak yapım El Kaide çetelerinin üşüşmesi karşısında çıkış arayan Kürt'e her türlü belayı müstahak görsün istiyorsunuz. Biliyoruz, cinnet haliniz vahşettir ama şundan da eminiz: Artık hiçbir ateş sadece Kürt'ü yakmayacak. Gemi azıya almanın size de faydası yok; rağmınıza Rojava'da olanlara alışın, uzlaşı donanımlarınızı gerçeğe uyumlu moda getirin. Zaten Sultan hazretleri, yeni devlet aklınızın hem real politiği hem de 'kazan kazan'ı marifet hanesine eklemekte beis görmediğini ifade buyurmuşlardı. İşte size bin kilometrelik sınav!..

Kaynak: http://tuncelfikret.blogspot.com

İletişim: https://twitter.com/tuncelfikret

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder