Türk devletinin geleneksel refleksleri, Kuzey'de
tutukluluk numarasıyla sıyırma hesapları yaparken Rojava üzerinden sensorlarının
ayarlarıyla oynuyor. Devlet bileşenlerinin hem meşreplerince çözüm yanlıları
hem de suret-i haktan görünüp berhava etmenin türlü mekanizmalarını
tetikleyenleri de tehdit ve kışkırtmayı senkronize hale getirdi.
Övündükleri bin yıllık devlet gelenekleri ile karşılarındaki
PYD'nin reflekslerini, insanlığın evrensel kriterlerine, diplomatik
teamüllerine vurun; sıkletlerini kaplayan bayağılığın ağırlığını hemen fark
edeceksiniz. PYD Eşbaşkanı'nın BBC'ye verdiği demece yansıyan diplomatik
zarafet, ilkesel duruş ve politik esneklik ile büyüyen Kürt'ün vizyonunu
destekleyen; Serêkaniyê'deki yeşil lejyonerlerin defedilmesinin ardından sınır
kapısının, bölgenin sosyolojik bileşiminin temsiline devredilmesine bakınız.
Bunun karşısına dikilen Türk Sultan'ın sağ ve sol loplarının tedarikçilerinin
kaba, ajitatif, şark kurnazlığıyla bezenmiş talimatnameleri ile 'vur' emirli
F-16'lar, uçaksavarlı zırhlılar, özel birlik takviyeleri yaygarasına bakınız...
Madem Kuzey Kürtleri ile tarihi bir anlaşma/entegrasyon
evresindesiniz, Güney Kürtlerinin meşru statüsünü resmen kabul edip buna göre
resmi kodlarınızla oynamışsınız, nedir sizi Batı Kürdistan'da rahatsız eden?
Bunun uzun izahat gerektiren ama çok yalın, net
ve kısa bir cevabı var: Rağmına özgürlük!
Sömürgeci egemen kibir, zulüm üzerine bina ettiği
gururunu incitmeden hakları kontrollü lütfetmeyi münasip görür. Hangi hak gaspından
ne zaman, nasıl, hangi yöntemlerle feragat edeceğine 'görülen lüzum üzerine'
karar vermek ister. Herhangi bir itiraz gücünün etkisini yadsır, bunun böyle
anlaşılmamasını dikte eder. Buna uygun beklenti yaratıp rahatça yönetir, cilalı
ambalajında sununca da karşılığında büyük minnettarlık ve sonsuz bağlılık
bekler. Heybetli hacmine halel gelmesine tahammül etmediği için Kuzey'deki
Kürtlerin sık sık 'pazarlık yok', 'anlaşma yok', 'karşılık beklemeden adım atıyoruz'
demelerini salık verir, bunları duydukça yükselmiş nabzını yapay tebessümlerle
bastırır...
Rojava'da ise ona rağmen özgürlük tadılıyor. İstedikleri
olmuyor. Elbette her yolu mübah gördü, yoğun mesai harcadı, denedi ama olmadı.
Dünyanın bütün yeşil lejyonerlerinin toplama ve dağıtım merkezi oldu;
lojistikle yetinmedi, stratejik akıl ve taktik komutanlığa kadar vardırdı. Bu
tarz grupların içerden tetikçi devşirmesi için cömertçe alan açtı. Güney
Kürdistan yönetimini müdahil olmaya zorladı, uluslararası blokajla Rojava
siyasetini izole edip gayri meşruiyette tutabileceğini sandı. Hepsinden
önemlisi Kuzey Kürtlerinin ölü taklidi yapmasını sağlamaya çalıştı. İmralı
üzerinden sapma atraksiyonlarını aşıp PYD ile gizli görüştü…
Hem Kürt Hareketi hem de ağırlığı PYD'de temsil
edilen Rojava Kürtleri, komplekse kapılmadan, karşılıklı hassasiyetleri ve oluşturulmuş
imajları gözeterek, rasyonel bir iletişim ve kabul üzerinde yol almak istedi.
Halen de bunda ısrar ediyorlar. Ancak bunu yaparken özgürlüğü, efendi-köle
diyalektiğinin dışında tutmanın ahlaki diskurundan taviz vermediler. Taktik
esnemeler, stratejik tutarlılığa ve demokratik toplumsallaşmayı sağlayan
erdemler manzumesine dokunduğu anda hükmünü yitirir...
Bütün telaşın kaynağı bu. Yoksa Türk devleti de
bilir ki; 'Kuzey Irak' adındaki alaturka çadır, Kürdistan Bölgesel Hükümeti'ni
örtmediyse 'Kuzey Suriye' diye mesafe bırakıp 'PKK devleti' şeklinde tehdit algısının
menziline yerleştirip güvenlik alarmları çalmakla yeni realite de örtülmez.
Bin yıllık devlet geleneğiniz varken kaçınılmaz
tecellinin görünmesi karşısında zihinsel formasyonunuzu kemiren fobilerinizin
dürtmesiyle paralize olan stratejik aklınız, cinnet geçirmesin. Mevcut iktidarınıza
ve yerel partnerlerinize tahammül beklediğiniz dünya, Baas - Neo Kemalizm - Fars
Şiası arasına sıkıştırılmışken bir de ortak yapım El Kaide çetelerinin üşüşmesi
karşısında çıkış arayan Kürt'e her türlü belayı müstahak görsün istiyorsunuz.
Biliyoruz, cinnet haliniz vahşettir ama şundan da eminiz: Artık hiçbir ateş
sadece Kürt'ü yakmayacak. Gemi azıya almanın size de faydası yok; rağmınıza
Rojava'da olanlara alışın, uzlaşı donanımlarınızı gerçeğe uyumlu moda getirin.
Zaten Sultan hazretleri, yeni devlet aklınızın hem real politiği hem de 'kazan
kazan'ı marifet hanesine eklemekte beis görmediğini ifade buyurmuşlardı. İşte
size bin kilometrelik sınav!..
Kaynak: http://tuncelfikret.blogspot.com
İletişim: https://twitter.com/tuncelfikret
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder