11 Temmuz 2013 Perşembe

Genel Kurul ve Türk medyası!..

Abartıldığı ve son dönemlerin nostaljik dalgalarıyla sörf yapıldığı gibi koca imparatorluk döneminde de Türk egemenliği ve esir aldığı Türk toplumunun, dünya insanlık mirasının entelektüel birikimine katkısı yoktu. Saray ve tebaa arasındaki kanlı gelgitlerin dışında ortak bir kültürel üretimden de söz edilemezdi. Göçebelik, fetih ve talana ayarlı bir yığının, anlamaktansa dikte etmek, anlaşmaktansa yenmek üzerine inşaa ettiği kutsal devlet, bugün de varlığını, ulusu için yeterli sayıyor. Bu patalojik aşk ilişkisi, hep kötülük üretti ve üretmeye devam ediyor. Problem çözme yetenekleri olmadığı gibi insanlık hayrına tek bir buluşları da yok. Devlet formatında somutlaşan güç böbürlenmesi, genetiğiyle uyumlu din yorumuyla biatı da bütünleştirince düşünsel tembellik, başka maskelerle geçiştirilebiliyor. Bırakın uzmanlık sahalarında uluslararası kabul gören isimleri, 40 yıldır cebelleştikleri, gasptan vazgeçmemek için onbinlerce insanın canına mal ettikleri en temel meseleyi 'anlamak', 'tanımak' ve 'anlatmak' güzergahında ilerleyip de deposunda devlet yakıtı olmayanlar, bir elin parmak sayısını geçmez. Neredeyse artık her kentinde üniversitesi, onlarca tematik kanalı, gazetesi, dergisi olan, yılda binlerce kitabın raflara çıkarıldığı Türkiye'de, PKK üzerine istihbarat müdahalesi olmayan kitap veya makale sayısı yine öyle. Yazılan ve konuşulanların çoğu MİT, Emniyet İstihbarat ve JİT kaynaklı. Bir bölümü bunların rafinerisinde işlenip cafcaflı hale getirilip bağımlı kalemler üzerinden piyasaya sunuluyor, bir bölümü siyasiler marifetiyle böğürmenin incileri yapılıyor. Eğer, sözkonusu servisler ve temsil ettikleri siyasi alanlar arasında sorun yoksa zenginleştirilmiş tek düze şeylerle karşı karşıya kalırız ama sorun varsa meşrebince yorumlar dökülür. Öyle bir güruh ki, her tarafı her bir köşeyi doldurmuşlar, 'tıpkı yaz sinekleri gibi sürü halinde her yere doluşup her şeyi kirletiyorlar'. Schopenhauer'ın edebiyatın yabani istilacı otları için söylediğini uyarlarsak aynı tezgahtan çıkmışcasına tek biçimli, benzer koşullar altında hep aynı düşünen ve asla görüş ayrılığı taşımayan Türk medyasının bu istihbarat suflörlü mümtaz kalemlerinin değersiz süprüntülerini sırf okumak zorunda olduğumuz için okuyoruz. İspanyollar "Onur ve para aynı kesede bulunmaz" derler. Maalesef biraz daha edebiyle çaba sarfedenler de bir süre sonra sahne ışıklarıyla kamaşan gözleriyle okumaya, alkışların sersemlettiği kulaklarıyla duymaya başlarlar. Büyük bir gayret ve sebatla konularının peşine düşmeleri, aynı titizlik ve ciddiyetle paylaşmaları gerekirken optik yanılsamalarını, akademik veya mesleki titrlerinin hatırına kabulünü isterler.

Cehaletin PKK ile imtihanı

KONGRA GEL 9. Genel Kurulu'nun yapılması ve alınan kararlar, önceki gün duyuruldu. Şimdi Türk medyasına yansımasına bakalım. Önce birinci safyalar:
Hürriyet, Posta, Güneş, Sözcü, Yurt, Akit, Yeni Asya, Yeni Mesaj, Şok, Takvim, BirGün, Milli Gazete ve Sol gazeteleri, birinci sayfalarında yer verecek değerde görmediler. Listeden anlaşıldığı üzere eskinin amiral gemisi Hürriyet, Milli Görüş'ün yayın organı Milli Gazete, lümpen ulusalcılığın semireni Sözcü, lümpen dinciliğin semireni Akit ve TKP'nin kitle gazetesi Sol, muhtemelen farklı saiklerle benzer tutumu almış.

Gülen Grubu

Gülen Grubu'nun gazeteleri, süreci okudukları gibi Genel Kurul'u yansıtmışlar. Zaman gazetesi, birinci sayfanın manşet kenarından "KCK, silahlı kanadı güçlendirme kararı aldı" başlığıyla Emniyet İstihbarat'ın yemin billah ederek aslında meselenin PKK'nin toparlanıp yeniden ve daha güçlü eylemlere girişmek olduğu tezini, kadim iki işbirlikçinin müthiş yorumuyla süslemiş. Yanılmadınız: İbrahim Güçlü ve Ümit Fırat...
Gruba ait Bugün gazetesi, manşetten "Öcalan'dan Kandil ayarı" ile vermiş, ancak bu değişikliğin hükümeti köşeye sıkıştıracağı üzerine kurulmuş. Kaynağı Emniyet İstihbarat olan bir haber-yorumda Türkiye içindeki eylemlerin artırılacağı kehaneti yapıştırılmış.
Taraf gazetesi de yine Gülen Grubu'nun CİHAN'ını rehber edinerek "Başkan değişti" gibi soğuk bir sürmanşeti, içeride "Öcalan ve Karayılan'a darbe" diye ısıtmış. Sürpriz olmasın, burada da İbrahim Güçlü, yine Emniyet İstihbarat ile pişti olmuş: "Öcalan’a ve hükümete ise 'Sizin anlaştığınız kararları biz hayata geçirmeyeceğiz' mesajı verildi."

İlle de AKP diyenler

Başbakan'ın damadının yönetimindeki Sabah gazetesi, "Karayılan'ın yerine Bayık" şeklindeki başlıkla birinci sayfadan duyurmuş. Köşe yazarı yok, istihbaratın teziyle harmanlanmış haber içeride sunulmuş.
Mustafa Karaalioğlu yönetimindeki Star gazetesi, birinci sayfanın ikinci yarısında iki sütunluk "Kandil'de revizyon" başlığıyla duyurmuş. Haber, çözüm süreci için gayet iyi oldu, hükümetimiz en iyisini biliyor havasında verilmiş.
Özal'dan sonra Erdoğan'a nasip olan İhlas Holding'in gazetesi Türkiye, manşetten "Kandil'den Alevi açılımı" diye selamlamış!
AKP'ye haykırıp 'beni de görün' diyenlerin gazetesi Milat da "Çözüm ayarı" manşetiyle verdiği haberi, geniş zamanlı yardımcı fiillerle biten edilgen cümlelerle kurgulayıp BDP'nin görüşünü de araya sıkıştırmayı ihmal etmemiş.
Enerji sektöründeki önlenemez yükselişini yeni iktidarla da sürdüren Ciner Grubu'nun Habertürk'ü "PKK'da barış ataması" başlığıyla birinci sayfanın alt kısımında görmüş ve müthiş çıkarımını yapıştırmış: "Şahin kanattan Cemil Bayık'ın sürece entegre edildiği söyleniyor."
Biraz daha liberal sol diye pazarlanan Radikal gazetesi ise logo üstünden Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can'ın "Karayılan'ı kim niye gönderdi?" başlığıyla duyurup yanına iki kutucukla da Deniz Zeyrek ve Cengiz Çandar'ın yazılarını iliştirmiş.
TMSF marifetiyle AKP'nin malı yapılan ve sadık elemanlarıya yeni adayların üşüştüğü Akşam gazetesi, birinci sayfanın altında "Kandil'de vitrin değişikliği" diye afilli bir başlık seçmiş. İçerik de patronajın keyfince.

Demirören Grubu

Demirören'in elindeki iki gazete, tereddüt yaşamış. Vatan gazetesi birinci sayfanın kenarından "Çözüm süreci için yeni kadro" başlığıyla haberi duyurmuş ve hemen yanında Murat Çelik'in PKK bölgeden çekiliyor mu güçleniyor mu? şeklindeki oldukça zor sorusunun cevabını içeriye bırakmış.
Grubun diğer gazetesi Milliyet ise "Kandil'den süreç ayarı" ayarıyla Kürt tarafının açıklamaları, BDP'nin ilk yorumu ve elbetteki Ankara'nın dizginlenemez katkısıyla Serpil Çevikcan'ın kaleminden aktarmış.

Kemalist ve Ergenekon

Malumunuz Cumhuriyet gazetesi "PKK'de süreç değişikliği" diye duyurmuş, Emniyet İstihbarat'tansa MİT'in yorumunu tercih etmiş. Öcalan'ın önerisiyle ve çekilmenin kontrol edilmesi amacıyla gerçekleştiğini belirtmişlermiş!
İşçi Partisi'nin gazetesi Aydınlık ise "PKK savaşa hazırlanıyor" başlığıyla iki sütünlük bir haber ve yanına Mehmet Faraç'ın yazısının duyurusunu eklemiş.

MHP'nin yayın organı

MHP'nin yayın organı Ortadoğu gazetesi, kendisi için küçük ama gazetecilik için büyük bir adım atmış. Sayfanın üçte ikisini PKK'ye ayırıp Genel Kurul'u duymama mucizesine imza atmış.

Yorumlara bakın

KONGRA GEL Genel Kurulu ile ilgili haberler böyle de yorumlar nasıl? Kürtlerin de pek yadırgamak istemediği Hüseyin Yayman'dan başlayalım. Sürecin üç kalemşorundan biri, akademik titri ve tuğla kadar kitabı olan Yayman, hemen aynı gün yazarı olduğu Hürriyet'e analizini postaladı, sosyal medyadaki takipçilerinin teveccühüne mazhar oldu. "PKK'daki değişiklik ne anlama geliyor?" sorusunu başlığa çıkaran Yayman, bize cevabını tane tane anlatıyor. Keşke hatırlattığımız sorumluluklarının gereği bir cevaplar bütünü olsaydı ama değil. Yayman, bize 21 cümlelik röntgenin ardından 7 maddelik mutlak çıkarım sunuyor.
21 cümlenin 19'u, akedemiyi mezara gönderen geniş zaman fiilerinin dolaylı aktarımıyla meçhul/meşhur kaynağa hoperlör oluyor. Olamaz mı, elbette olabilir, ancak doğru bilgi üzerinden farklı yorum opsiyonunu ihlal, sadece disipliner etikten uzaklaşmak değil aynı zamanda ahlaki normların tekmelenmesidir de. Açık kaynaklardan alınan tahrif edilmiş bilgilerin yanı sıra MİT'in direkt operatif sızdırmalarının meczedilmesinden daha ötesi de oluşmazdı. Öcalan'ın mektubunun içeriğine kadar bilgi paylaşılacak derece güvenirliği garantilemiş Yayman'ın iki cümlesini "iddia ediliyor" ile bitirmesi de dikkat çekiyor. Birincisi Öcalan'ın AKP Hükümeti'ne yönelik rahatsızlığı, diğeri de Sabri Ok'un Avrupa'ya gönderileceği. Çak hassas değil mi? Geçelim 7 maddelik cevher topuna. Yayman, Avrupa'da KNK ve KON-KURD kongrelerinden haberi yokmuş gibi değişiklik beklendiğini söylemiş ama keşke bu kadarla kalsa. Yabancı istihbarat örgütlerine mesaj verdiriyor, yeniden yapılanmanın olası yansımalarını kehanetmiş gibi monte ediyor. Sonunda MİT, Emniyet İstihbarat'ın etkisindeki kitleye sesleniyor: "PKK tüm bu değişiklikleri ‘yeni bir savaş başlatmak için değil siyaset dönemine uygun bir yapılanmaya gitmek’ için yapıyor."

Sürmanşetten yorum

Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can, Hüseyin Yayman ve Abdülkadir Selvi ile birlikte sürecin kontrollü bilgi pazarlamacılarından. Can da, bilindik şeyleri tekrarlamış ama kalemi sürçmüş, "Murat Karayılan görevinden alındı" diye yazıvermiş. Peki nereden bu sonucu çıkarmış. Bilmiyoruz, sürçmüş işte!

Haydi Abdülkadir!

Kendi halinde, her devrin uyumlu muhabiriyken AKP döneminde ihya olanlardan Abdülkadir Selvi, hem AKP kulislerinden hem de MİT'ten yeterli lojistiği alanlardan. Yeni Şafak'tan Selvi de Yayman ve Can gibi komşu ülke istihbarat servislerini devre dışı bıraktırmış. Bir önceki yazısını sloganlarla bitirip İhvan'ın şehadetine koşturan Selvi, level atlamış. Selvi'ye göre Cemil Bayık, Urmiye'de bir villada yaşıyor. Gerisi tekrar.

Emektar Murat Çelik

Şimdi Vatan'da yazan Murat Çelik'i Ankara'nın türlü mahfillerinden hatırlarsınız, şimdi biraz yıldızı sönük olsa da idare ediliyor. Vatan'ın konuyla ilgili tek analizini kendisi döktürmüş. Şöyle buyurmuş: "Bölgede, ‘çekilme süreci tamamlandığında, devletin dağdan inenlere iş imkanı yaratmak gibi birçok avantaj sağlayacağı’ görüşü hakim. Bu beklentinin, son dönemde PKK’ya katılımları artırdığı bilgisi de istihbarat raporlarında yer alıyor."
Evet evet, bunun köşesi, televizyon programı var. 20 yıldır böyle geçinip gidiyor.

Aydınlık ve Akit

Kemalist lümpenler ile dinci lümpenlerin iki yayın organı ve yorumcusu ise şaşırtmamış. Aydınlık'tan Mehmet Faraç, ABD'den girmiş Suruç'tan çıkmış. Bildiğimiz şirretlik. Doğru tek bilgi yok, yorumlar da rezilce.
Akit'ten Yener Dönmez, dümeni Emniyet İstihbarat'tan yana kırmış. Savaş kabinesi kurulduğunu, zaten Ankara'nın da böyle algıladığını yazmış. Muhtemelen Abdülkadir Selvi ile Hüseyin Yayman'ın Ankara'sından bahsetmiyor. Selvi, Cemil Bayık ile ilgili uçunca Dönmez de şahlanmış ve hoop Cemil Bayık'ı Alevi yapmış.
Türkiye kamuoyunun üstüne püskürtülen ve kanaatlerinin oluşmasını sağlayan malzeme budur. Geçmiş olsun!

Kaynak: http://tuncelfikret.blogspot.com

İletişim: https://twitter.com/tuncelfikret

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder