21 Haziran 2006 Çarşamba

Kuyruğun yenilenme becerisi!

(21 HAZİRAN 2006)- Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi, Şemdinli Davası'nın sanık astsubayları Ali Kaya ve Özcan İldeniz'i, Umut Kitabevi'nin bombalanması olayıyla ilgili olarak suçlu buldu. Üstlerinden talimat alsalar bile hukuk dışı fiillere yeltenmemeleri gerektiği konusunda devletin bütün paravan-paramiliter organizasyonlarında yer alanlar için belki ders olur. Kör-topal yürüyen yargının yerel ayağının verdiği bu ‘daraltılmış’ karar bile olumlu bulundu. Bu da hukuk normlarına, devletin suç işleme hoyratlığının ‘fiskelenmesine’ dahi olan özlemin ifadesidir.
Şemdinli halkı bir ilki gerçekleştirerek ‘derin devleti kuyruğundan yakalamıştı’. Hatta bütün tereddütlerine rağmen devletin resmi kolluk güçlerine ‘bu kuyruktan üç adet numune’ buyur etmişti.
Başından beri çağdaş-demokratik-hukuk devletinden beklenenlerin esamesi okunmadı. Öncelikle olay alanı içinde topluluğu tarayarak bir kişiyi öldüren Jandarma Uzm. Çvş. Tanju Çavuş’un dosyası ayrıldı. Bu şok, Savcı Ferhat Sarıkaya’nın, 3. Selim’den başlayarak günümeze kadar getirdiği ‘gizli devlet’ ve ‘kirli savaş’ deşifresiyle yeniden umuda dönüştü. Ancak Savcı Sarıkaya’nın TSK yapılanmasını dikkate alarak, bunu 7. Kolordu Komutanlığı dönemi pratiğiyle bütünleştirip, tanımladığı ‘çete’ sistematiğinin tepe noktasına müstakbel Genelkurmay Başkanı Mehmet Yaşar Büyükanıt’ı oturtması ve bütün bu tespitlerin devletin İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun tarafından da ifade edilmesi yeni bir süreci başlattı. TSK, geleneksel refleksini gösterek, ültimatom verdi. Temsili iktidar, gecikmeksizin hem savcı Sarıkaya hem de Daire Başkanı Uzun’un kellesini paşalara servis etti. Bu kadar ayan beyan durum karşısında temsili iktidar ve hükümran askeri bürokrasi ‘az hasarla atlatma’ yolunu seçtiler. Bunun için de Sarıkaya’nın yerine atanan Savcı Metin Dikeç, ikinci duruşmada, duruşmanın seyrini bile beklemeden hazırladığı 12 sayfalık mütalaasını cebinden çıkarıp okudu. Böylece Şemdinli Davası’nın seyri, kapsam ve nitelik bakımından değişmiş oldu. Olay, üç kişilik ‘adi çete’ tanımlanması ve buna uygun cezalarla kapatılmış oldu. Hem TSK komutası sıyrıldı hem de AKP Hükümeti’ne ‘üzerine gittik’ şerefi bahşedildi. Verilen kararın daha temyiz aşaması var, iki taraf da farklı gerekçelerle itirazda bulunacak.
Başa dönelim. Her şeye rağmen karar olumlu ama yetersiz. Organizmanın kendisiyle hesaplaşılmadıkça, kesilen kuyruk maalesef kendisini yenileme becerisine sahiptir.
TUNCEL FİKRET