1 Şubat 2010 Pazartesi

BDP kendinden emin

Kapatılan altı partinin ardından siyaset sahnesinde yerini alan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) 1. Olağanüstü Kongresi'ni 'Türkiye partisi olma veya Türkiyelileşme' kavramları gölgesinde yaptı. Kongre öncesi bu kavramlara gerçeklik kazanacak katılım arayışları yoğunlaştırıldı; bunun gerekliliğine ikna olmuş bir yapının varlığı anlatıldı. Bu iki kavram Türkiye yakasında olumlu ama tereddütle karşılanıyor. Kürtlerin önemli bir bölümü için de riskli ve entegrasyonun yeni versiyonu olarak algılanıyor. 
DTP'nin yeni eşbaşkanları, Türkiye'nin demokratik bir sol seçeneğe; radikal demokratların birlikteliğine ihtiyacı olduğunu ve bunun asal bileşeni olma gayretlerinin bakiliğini teslim ediyor.  AK Parti ve CHP'nin birbirlerinin alternatifi olmadığını; AK Parti'nin  sistem içi ve statükoyla özünde uzlaşma halindeki seyrini vurguluyor. DTP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Türkiye sol güçlerine "Peki siz buna hazır mısınız?" diye sordu. İşte yukarıda bahsedilen risklerin farkında olan Kışanak, şu izahı yapmayı zorunlu buluyor:  "Türkiyelileşme iddiamızın kaynağında bu inanç yatıyor. Bizim için Türkiyelileşmek, ne Türkleşmektir ne de düzen partileri ile aynı çizgiye gelmektir."

Demirtaş biraz daha açtı

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, 20 yıllık siyasal hareket geçmişlerinin altını çizdi; devlet ve demokrasi kavramlarının bunca bedel ödeyen bir toplum için ne anlama geldiğini anlattı. Demirtaş, Kürtlerin acı deneyimlerinden süzerek geliştirdikleri demokrasinin içini doldurma kapasitelerine işaret etti. Demirtaş da 'Türkiyelileşme'den şunu anladıklarını söyledi: "Çözüm perspektiflerimizi, modellerimizi, politikalarımızı Türkiye'nin her bir noktasında ve her kes için uygulanabilir hale getirmek." 

Fiili müdahale ve net talepler

Demirtaş, önümüzdeki dönemde toplumsal muhalefetin rotasına da dikkat çekti. Türkiye'de örgütlenme ve sistemin aparatı durumundaki siyasal organizasyonları deşifre edip seçenek sunma mücadelesine paralel olarak Kürtleşmenin pratik gereklerini anlattı. Demirtaş'ın anlatımlarından sadeleştirilen net güzergah şöyle:
* Kürt sorunun temel sorun olduğu yönündeki bakış açısı değişmiyor.
* Devleti, demokratik toplum düzeninin organizatör örgütü haline getirmek, demokrasi anlayışının temeli.
* Yaşamın bütün alanlarında seferberlik ruhuyla yeniden örgütlenme ve tasfiye etmeye kalkanları ilk seçimde tasfiye etmek.
* Kürtler AKP ve CHP'nin teşkilatlarından topluca istifa etmeli. 
* Parti içi demokrasi daha fazla geliştirilecek.
* Yalan ve yanlışlarla dolu tarih ders kitapları gerçeğe uygun bir şekilde değişmeli.
* Küçük çocukların her sabah Türklüğe biat ettiği 'andımız' kaldırmalı.
* Anadillerinde, bilimsel ve ücretsiz eğitim yapabilecekleri donanımlı okulları devlet açmalı. 
* Lozan Antlaşması, BM İkiz Sözleşmeleri; Çocuk Hakları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerinden kaynaklanan hakları  kullanarak; herkes kendi anadilinde eğitimi fiilen hayata geçirmeli. Anayasa'nın 90. maddesi vatandaşa bunu bir görev olarak emrediyor. 
* Aileler, elinizde dilekçelerle Milli Eğitim Müdürlüklerinin kapısına dayanın; ya çocukların kendi anadillerinde eğitim hakkını tanırlar, ya da bu asimilasyoncu eğitim sistemi kilitlenir.
* Öğretmenler, fiilen anadilde eğitimi başlatmalı.
* Üniversite öğrencileri, anadilde eğitimin öncülüğünü yapmalı.
* Sanatçılar, kendi anadilinizde de sanat eserleri üretmeli.
* Esnaflar, "Kürtçe ticaret" yapın; Ticaret ve Esnaf odaları bu konudaki sorumluluklarını yerine getirmeli.
* Sağlık emekçileri ve doktorlar, anadilinizde hizmet verin; hekimler hastanın anadili ile konuşmayı tercih etmeli. 
* Kürt işverenler-sermaye sahipleri, kendi topraklarına yatırım yapmalı.
* Asker aileleri, çocuğunuzun ölümüne seyirci kalmamalı; gerekire askerlik şubelerinin kapısına dayanmalı.
* Hükümet, çözüm istiyorsanız işe, tutuklattığınız çocukların ve DTP'lilerin serbest bırakılmasını sağlamakla başlamalı. 
* BDP, bu politikaların sadece çağrıcısı değil, uygulayıcısı, takipçisi ve destekçisi olacak.
* Demokratik siyaset akademileri bütün kentlerde aktif hale getirilecek. 
 *Kürt sorununun siyasal yönü ve barış konusunda da daha aktif bir politika yürütülecek. 
* Hükümet ile siyasal bütün konuları diyalog içinde müzakere etmeye BDP hazırdır ve ehliyet sahibidir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder